Psikolojide çok az konuda kesin sonuca varılabilir. Çünkü insan zihni evren gibi, sınırsız,sonsuz ve henüz kimse tarafından tam anlaşılamamış bir olgudur. Bir kaç konu dışında…. Bunlardan bir tanesi en temel ihtiyaçlarımızdan birinin güvenli bağlanma olduğu. İkinicisi hayatın ilk yıllarının geri kalan yıllar üzerinde çok etkili olduğu. Bir başkası da insan psikolojisi bulunduğu ortamdam bağımsız incelenemeyecek olması.
En etkili olan en yakınınızdakiler. Her sabah uyandığınızda ilk gördüğünüz ve yatmadan önce de son kez iletişimde olduklarınız. Sonra bütün gününüzü birlikte geçirdiğiniz kişiler… Belki iş yeri, belki birlikte zaman geçirdiğiniz diğer insanlar.
Ve bulunduğunuz topluluk. Nasıl bir mahallede yaşadığınız mesela… Sonra şehir. Ve tabii ki ülke.
Göç üzerine yapılan araştırmalar en çok göç alan ülkeleri incelemiş. Göçmenler için en belirleyici kriter ekonomik olarak güçlü bir ülkeye gitmek değil; bu yüzden Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi yerleri tercih etmiyorlar, ki belki daha az ötekileştirilecekler. Huzur ve güven hissedebilecekleri batı ülkelerini tercih ediyorlar.
Selçuk Şirin Hocam “Bir Türkiye Hayali” isimli son kitabında der ki, Türkiye güven araştırmalarında sınıfta kalıyor. Birbirimize güvenmiyoruz. Birbirimize güvenmedikçe de mutsuzlaşıyoruz.
Bu yazıyı hemen şimdi bir şeyler yapmak isteyenler için yazıyorum. Marshall Rosenberg’in Çatışma Ortamında Barış Dili isimli kitapta yaptığı öneriyi uygulamaya geçirdim. Deneyimimi sizinle paylaşıyorum bu yazıda:
Bağcıyı dövmenin değil üzüm yemenin peşinde olan topluluklarla iletişime geçin. Bir katkı sağlamak için çalışan, şikayet etmek ve felaket senaryosu üretmek yerine elinden gelen bütün enerjisini bir arpa boyu da olsa SOMUT fayda sağlamak için harcayan.
Eskiden yanlış anlaşılır, reklam gibi algılanır diye korkarak isim vermiyordum. Bu sabah bir karar aldım. Önce ben okurlarıma güvenerek işe başlayacağım. Yanlış anlaşılmasını göze alacağım ve burada iyi işler yaptığını düşündüğüm kişileri, kurumları paylaşacağım.
Eğitim alanından başlayalım. Başka Bir Okul Mümkün, Yeni Okul ve Fide Okulları… Alternatif eğitim için benim deyimimle Don Kişot gibiler . Ya da kardelen. İyi ki varlar.
AÇEV, TEGV,ASHOKA, HAYAT SENDE DERNEĞİ ve bu derneklerle bağlantılı projeler…
Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği, Doğruluk Payı…
İhtiyaç Haritası… http://www.ihtiyacharitasi.org/hakkimizda
Daha yeni bir projede çalışmaya başladım. Sosyo ekonomik açıdan dezavantajlı mahallelerde okula gitme oranını arttırmak için çalışan bir yer Çimen Ev. Çalışmalarımız ilerledikçe sosyal medyadan ihtiyaç listesi duyuracağım.
Ashoka ile de Fark Yaratan Sınıflar diye bir projeye başlayacağız. Amaç yukarıda bahsettiğim şekilde alternatif eğitim veren okullar gibi sınıflar kurmak isteyen öğretmenlere destek olacağımız bir platform yaratmak. Alternatif eğitimden Türkiye’nin her yerindeki çocukların faydalanmasını sağlayacak bir kapı aralamak. Özel gereksinimli çocukların sınıflara kaynaştırılması da bu projenin temel taşlarından olacak. Benim için öncelikli konulardan biri. Çok heyecanlıyım.
Şimdi bir hayal edin. Herkes ama herkes kendi için önemli olan böyle bir konu seçmiş ve elinden gelenin en fazlasını vermeye başlamış. Bu ayda 10 TL bağış da olur, giyilebilir durumdaki eşyalarını bağışlamak da olur, çocuklara ders vermek de… Ama sosyal medyada duyurmaktan daha fazlası ve en önemlisi DÜZENLİ olarak… Bir kerelik değil. Bir yaşam tarzı olarak sivil topluma katılmaktan bahsediyorum.
YAŞAM TARZI OLARAK SİVİL TOPLUMA SOMUT KATILIMDAN!
Bu tür yerlerle bağlantı içinde oldukça kendinizi güvende hissetme duygunuzda bir iyileşme olduğunu fark edeceksiniz. Çünkü “elim kolum bağlı” duygusundan kurtulacaksınız. Özgüveniniz de artacak. Sosyal çevre olarak bir destek ağında olduğunuz duygusu yaşam kalitenizi arttıracak. Benim deneyimim bu şekilde oldu. Beni düzenli takip edenler bilir, kendi üzerimde denemeden hiç bir şeyi önermem 🙂
Faydalı olduğunu umarım, iyi haftalar, sevgiler…