Çocukla “Kaliteli Zaman” Miti…

Okul öncesi çocukların duygu durum, aile içi ilişkiler, hiperaktivite ve dikkat eksikliği,duygu regülasyonu,agresif davranışlar gibi çalışma alanlarında etkinliği olan Filial Terapi eğitiminde “Çocukla Kaliteli Zaman Geçirmek” konusunu Dr. Volker Thomas ile irdelemiştik. Bu eğitimden yola çıkarak öğrendiklerimi, kendi annelik deneyimim ve danışanlarımla olan tecrübemle de harmanlayarak sizinle paylaşmak isterim.

Dr. Volker Thomas demişti ki; “Kaliteli Zaman” denen şey yanlış anlaşıldı. Bir çok kişi kaliteli zaman denilen şeyi çocuğa durmadan bir şey öğretmek olarak yorumladı. Birlikte lego yapmak,yapboz yapmak,ince motorunu geliştirebileceği etkinlikler yapmak,oyun kurmasını ve liderlik becerilerini geliştirebileceği sosyal etkinliklere ve oyun gruplarına götürmek… Tüm bunlarda hiç bir yanlışlık yok. Yanlışlık bunları yaparken çocukla ilişki halinde olmamak, kafanın başka bir yerde olması…

ADETA BİR GÖREV LİSTESİ! UYGULANMADIĞINDA SUÇLULUK DUYULAN BİR GÖREV LİSTESİ! UYGULANDIĞINDAYSA RAHATLAMIŞLIK VE ÇOCUĞUN İÇİN  YAPMAN GEREKEN HER ŞEYİ YAPMIŞ OLMANIN RAHATLIĞI…

Her uzmandan, her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Anneler olarak kafamız karıştı da karıştı… Anne karnındayken klasik müzik dinlemekten tutun da, çift anadille yetişen çocuk daha zeki diye daha üç yaşından sadece İngilizce konuşulan yuvalara yazılmak için sıraya girmeye varana kadar girilen endişe denizi. (Yeri gelmişken bir not düşeyim; çift anadilli olabilmek için ebeveynlerden birinin anadili yabancı dil olmalı ve çocukla doğduğundan beri o dili konuşuyor olmalı. Yoksa çocuğu isterseniz bir yaşında sadece İngilizce konuşulan bir okula yollayın, çift anadilli bir beyne sahip olamaz. Çok iyi İngilizce konuşabilir, o ayrı.) Ancak başka bir çok ihtiyacının karşılanması gereken bu küçük yaş döneminde dil öğrenme baskısı ile karşılaşan çocuğun sosyal-duygusal gelişimi ne durumda olur, o konuda bilgimiz yok.

Çok büyük paralara çok iddialı bir eğitim sunduğunu söyleyen bir okulun müdürü ile bu tartışmayı yapmıştım. Konu ile ilgili bilgisi olmayan velileri “çift anadilli” çocuk yetiştirme iddiası ile nasıl tavladıklarını görünce midem kalkmıştı.

Kendi tecrübem ve aldığım eğitimlerin sonucunda vardığım sonuç şu; kaliteli zaman geçirmek için ille de çocuğa onu geliştirecek bir şey öğretmeye gerek yok. Daha zor bir şeye ihtiyaç var; O anda tüm dikkatin ve konsantrasyonun ile çocukla ilişki halinde olmak. Çocuk kendi oyuncaklarıyla oynarken siz kek yapıyor olabilirsiniz mesela… Ya da birlikte bir şeyler izliyor bile olabilirsiniz… Ekranı bebek bakıcısı gibi kullanıyorsanız çocuğa zararlı olan budur. Ancak ailece çok eğlenerek izlenilen bir film çocuğun anı haznesinde olumlu bir kalıp yargıyı tetikleyecektir.

Her yazımın sonunda olduğu gibi bu yazımın sonunda da somut bir çözüm önerisi ekleyeceğim. Çocukla ilişki halinde zaman geçirebilmek için ne yapmak gerekir?

1.Başlamadan önce; Mükemmelliyetçilik ve siyah beyaz düşünce ilişki halinde olmanın en büyük düşmanıdır. Bu yazıyı okurken “hemen çocukla hep ilişki içinde kalmanın yollarını öğrenmeliyim” dediyseniz siz de bu düşünme biçiminden çekiyor olabilirsiniz. İşin sırrı şu; hiç kimse sürekli şimdi ve burada olamaz!!! Hayatını sadece meditasyon yapmaya adamış Budist Rahipler bile bunu yapamaz… Çünkü insanız.

2.İlk adım kendinizle ilişkinize odaklanmak. Kendinizle zaman geçirirken ne kadar “buradasınız”? Spor yaparken, yemek yerken,yürürken, temiz ve güneşli havanın tadını çıkarırken? Yoksa kendiniz için yaptığınız şeyleri bile öyle olması gerektiği için mi yapıyorsunuz?

3.Özbakımınız ne durumda? Kendinizi tüm gün hırpalayıp akşama posanız çıkmış şekilde mi eve gidiyorsunuz yoksa gün içinde irili ufaklı molalar alıp akşama da enerjiniz kalacak şekilde kendinizi dinlendirerek mi günü geçiriyorsunuz? Yoksa “her zaman en yüksek performansımda olmalıyım” diyen baskıcı bir ses ile mi yaşıyorsunuz?

YÜZLEŞMEK DEĞİŞMENİN ÖN ŞARTIDIR.

4.Bir başkası ile ilişki içinde olabilmek için kendin ile kurduğun ilişkinin kalitesi önemli bir belirleyici olacaktır. Kendini sevmeyen, kendine tahammül edemeyen bir insan kafasını sürekli bir şeylerle meşgul etme ihtiyacı hissedecektir. Böyle bir yanınız olduğunu düşünüyorsanız işe en yakın arkadaşınızı kendiniz yapma yolculuğuna çıkarak başlayın.

5.Deney yapmaya çekinmeyin; çocukla oyunlarınızı ve rutinlerinizi çeşitlendirin. Tüm haftasonunuz kurslarda geçiyorsa bir haftasonu sanki tüm “bunları yapmaya mecburmuşsunuz” gibi olduğunuz hissiyatına rağmen spontan bir program yapın. Eğer ilişki halinde olmaya alışık bir yaşam tarzınız yoksa dopdolu bir program yapınca kendinizi güvende hissediyor olabilirsiniz. Bu tuzağa karşı uyanık olun.

6.Günlük tutun; çok basit, ancak en etkili tekniklerden biridir; ne yaparken nasıl hissettiğini ve sonrasında da nelerin ne şekilde değiştiğini not etmek. Hiç ummadığınız sebep-sonuç ilişkileri ile karşılaşıp istediğiniz değişiklikleri yapabilmek için altın anahtarlar bulabileceğiniz bir yöntem.

7. Ya hep ya hiç mantığından yani siyah beyaz düşünceden kurtulmanın önemini ne kadar vurgulasam azdır. Yeterince iyi ebeveynliğin bana kalırsa en çarpıcı adımlarından biri bu… Siyah beyaz düşüncenin, yani katılığın olduğu yerde sevgi de yeşeremiyor…

ANCAK;

Siyah beyaz düşünceden kurtulma işini de lütfen ya hep ya hiç mantığı ile yürütmeyin. Tamamen kurtulamayabilirsiniz, olabilir böyle bir şey… Olabildiği kadar,elinizden geldiği kadar, adım adım… Hepsi olacak, merak etmeyin.

Faydalı olduğunu umarım…. Sevgiyle kalın..