Aman Yere Düşmesin Annelikte Birincilik Meşalesi!

“Ben O’nun gibi rahat olamıyorum. Keşke olabilsem ama olamıyorum”

Meali:

“Ben O’nun gibi çocuğunu ihmal eden kötü bir anne olamıyorum. Kendimi feda edip tükeniyorum belki ama annelikte birincilik meşalesini elimden düşürmüyorum.”

Bu yazıda “annelikte birincilik meşalesini düşürmeme kaygısının” çocuklara ne şekillerde zarar verebildiği üzerine bazı düşüncelerimi paylaşacağım.

IMG_7620.jpg

Annelik (bu yazıda temel bakım veren herkes için kullanacağım ortak bir tanım olacak);

Çocuğa gelişebilmesi, büyüyebilmesi, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için rehberlik etmeyi içerir. Doğduğunun ilk aylarında yüzde yüz dışarı bağımlı olan çocuk zaman geçtikçe yavaş yavaş bağımsızlaşmaya başlar. Önce kendi kendine yürür, sonra kendi kendine yemek yer, tercihleri olur, konuşup kendini ifade edebilir.

Annelik, bu bağımsızlaşma sürecinde çocuğun ihtiyacı olduğu kadar bağımlı olmasına izin verip, ihtiyacı olmadığı noktalarda ise bağımsızlaşmasına izin vermekle ilgili.

Bağımsızlaşmasına izin vermek

Yuvadan çıktığında karşılaşabileceği zorluklara (reddedilme, başarısızlık, her istediğinin yerine getirilememesi, başkalarıyla uzlaşma gerekliliği) vb… maruz kalmasına izin vermek.

Bir çocuk hayal edin;okulda arkadaşlarıyla bir zorluk yaşamış. Onu aralarına almamışlar. Terslemişler. Rencide olmuş çocuk… Annelik meşalesini dimdik tutan kişinin yapacağı şey hemen rehberliği aramak, “çocuğum ilişki kuramıyor mu yoksa” diye paniğe kapılıp uzmana koşmak” vb. olabilir. Bunları yapmak yanlıştır demiyorum. Ancak ne yaptığımızdan daha önemli olan hangi duygu ile yaptığımızdır.

Panik halde söylenen bir düştün ama önemli değil hadi hoppaaa ayağa” cümlesiile gerçekten sakin bir sesin bu cümleyi kurması arasında çocuğa ulaşacak mesajın içeriği çok farklı olacaktır.

Kelimeler, biz içini hangi duygu ile doldurursak o anlama gelirler

Hele ki çocuklar, kelimelerin sözlük anlamından çok sizin onlara ilettiğiniz mesajın duygusal içeriğini algılarlar.

Yani her zorluğu bir adeta seferberlikle, bir kartalın kanatlarını açıp avının üstüne atladığı o cengaverlikle ne yapıp edip halleden anne modeli;

O sorunu o an çocuk için çözmezse kendini suçlu hisseden, bir türlü bu suçluluktan çıkamadığı için sıranın ne yazık ki çocuğun iç dünyasında olup bitenlere gelemediği anne modeli;

Aklındaki soru “şu an çocuğum ne yaşıyor?” değil de “ben ne yapabilirim, bu sorunu çözebilecek yeterlilikte miyim, olması gereken en iyi şekilde herşeyi organize edip herkesin ihtiyaçlarına yetebildim mi,  herkes beni beğenecek mi, herşey yoluna girecek ve ben de böylelikle iyi hissedebilecek miyim?” ise odak noktası çocuktan kendine kaymış demektir.

Fedakarlık Bencilliktir

“Fedakarlık” hiç sevmediğim bir kelime… Sözlük anlamından bağımsız olarak içinde bir yazıklanma barındırıyor gibi gelir bana. Kişi kendini hiçe saymış ve karşısındaki için kendini harcamayı kabul etmiştir. Çünkü o çok iyi bir insandır.

Aksini yaptığı zaman kötü olmak o derece dayanılmazdır, öylesi taşlanacak yakılacak insan olma anlamına gelmektedir ki kafasındaki “fedakar anne” şablonuna uygmayan hiçbir davranışı çocuğun iyiliğine dahi olacak olsa sergileyemez. Nice öğretmenler, uzmanlar, eş-dost çocuğunu yedi yaşına kadar elleriyle besleyen anneleri bu yollarından caydıramamıştır.

Çocuğun ihtiyaçları elbette ön planda olmalı. Ancak; çocuk anneyle babanın bir robot olmadığını, yorulabilen, hastalanabilen, ihtiyaçları olan ve bu sebeple yüzde yüz her şeyi yerine getiremeyebilecek insanlar olduğuna da şahit olmalı. Her ihtiyacı bir atılganlıkla anında yerine getirilen, adeta ailede saltanat sahibi olan, ebeveynlerin çocuğun etrafında pervane olduğu çocuk hayatın gerçeklerinden habersiz büyüyecek, erişkin olduğunda insanlarla uzlaşmakta ve hakiki ilişkiler kurmakta zorlanacak.

“Ben nasıl ki kendimi yok edip çocuğumun rahatı için her daim seferber oluyorsam herkes de bu seferberliğe dahil olmalı” diye düşünüp terör estirmek çocuğun gelişimi için kaç yaparken göz çıkarmakla eş anlamlı.

Kritik soru: Şu andaki duygularımın ne kadarı benim içimdeki ihmal edilmiş çocuğun tetiklenmesi ile ilgili, ne kadarı çocuğum ile ilgili? 

Odağınız nerede? Çocuk düştüğü zaman ondan çok acı çekmekle çocuğa “canın acımadı yalan söyleme” deyip reddetmek şaşırtıcı bir şekilde benzer bir sonuca yok açabilir; çocuğun kendini desteksiz hissetmesi.

Çünkü çocuk zor duyguları taşıyamayan, o zor duygularla ne yapacağını bilemeyen bir varlık. Utanç, öfke, kaygı, korku gibi duyguların anlamlandırıp yutulacak bir lokma halinde kendisine sunulmasına ihtiyacı var.

Eğer bir çocuğunuz varsa ya da çocuklarla ilgili bir iş yapıyorsanız bu zor duyguları kendiniz için yutulabilir lokmalar haline getirip getiremediğinizi sorgulayarak işe başlayabilirsiniz.

Yutulabilecek Lokmalardan Derken;

Bir örnekle detaylandıralım. Hem çocuklar, hem de erişkinler için baş etmesi en zor duygulardan biriyle ilerleyelim; utanç.

Utanma da her duygu gibi bize ihtiyaçlarımızla ilgili bir mesaj verir. “Utanç, sevdiklerimize veridğimiz değerle ilgilidir” demişti Prof. M. Sungur.  Açalım; hiç utanması olmayan bir insan çevresindekilere zarar vermekle ilgili hiç pişmanlık duymayacaktır. İlişkileri zedelenecek, er ya da geç desteksiz kalacaktır.

Bakım verenler bazen bu durumu suistimal eder ve olur olmadık yerde çocuğun saflığından faydalanarak onu utandırmak sureti ile istedikleri davranışı elde etmeye çalışırlar. Çok üzülerek iki sene önce bir “uzmanın” ödev yapmayan çocuğu arkadaşlarının önünde utandrmanın etkili bir yol olduğunu nasıl da ballandırarak anlattığını okumuş ve öfkeden deliye dönmüştüm. Gazetede çıktı diye, televizyonda göründü diye, bir insanın dediklerini sorgulamadan kabul edecek insanların sayısını düşündükçe dehşete kapılmamak elde değil.

Konumuza geri dönersek; Utancı yutulabilecek bir lokma haline getirebildiğinizde, eğer ortada gerçekten utanmanızı gerektirecek bir durum varsa, mesela istemeden de olsa birini incittiyseniz, her insan gibi düşüncesizlik, bencillik ettiğiniz bazı durumlar söz konusu olduysa, samimi olarak özür dileyebilirsiniz. Başka bir deyişle; utancı ilişkilerinizi güçlendirmek için bir araç olarak kullanabilirsiniz.

Kimseyi incitip kıracak, zarar verecek birşey yapmadığınız halde utanç hissediyorsanız? Mesela çocuğunuz çocukluk ettiğinde? Yani kendini kontrol edemediğinde, şımarıkça davrandığında, arkadaşlarıyla bir sorun yaşadığında, sözünüzü dinlemediğinde….

Yani çocukla kendinizi bir bütün gibi görüyorsanız, kendi içinizdeki incinmiş çocuğu henüz avutup büyütemeden bir çocuk sahibi olduysanız…

Kafanızın içinden çıkıp çocukla birlikte hayatınızı yaşayamıyorsanız…

Çocuk baş edemediği zor duygular yaşadığında kaygınız tavan yapıyor ve tüm hayatınızı çocuğu zor duygulardan korumaya adadıysanız, hele de bu  kaideye uymayan kim varsa hayatınızdan uzaklaştırmaya meyilliyseniz…

Yeterince iyi annelik ile yetinmiyor, annelikte birincilik meşalesini kimselere kaptırmamak için kendinizi paralıyor da paralıyorsanız…

Kendinizi etraınızdaki insanların anneliğini yargılarken buluyorsanız…

Lütfen ama lütfen destek alın. Kafanızın içinden çıkıp da çocuğun iç dünyasına girebilmek, çocukla birlikte hayatın tadını çıkarabilmek ve onun zor duyguları da deneyimlemesine izin verebilmek adına öncelikle kendiniz zor duygularla baş etme becerinize odaklanın.

Çocukların korunup kollanmak kadar cesaretlendirilmeye ve bağımsızlığa da ihtiyaçları var.  Cesaretlenebilmek için de kendileri ne kadar zorlanırlarsa, ne kadar çileden çıkarlarsa çıksınlar karşılarında sağduyulu ve sakin kalabilen erişkinler görmeye ihtiyaçları var.

Dikkatinizi çekerim “güçlü” yetişkinler demiyorum. Sağduyulu ve sakin diyorum. Yoksa üzgün, bazen kafası karışmış ve hatta belki çaresiz bile hissetmek doğal. Hiçkimse sürekli dağ gibi sağlam kalamaz. Ancak sağduyulu ve sakin larak çözüme yönelmek, güvenilir bis sosyal ağdan destek temin edebilmek yetişkinliğe dair önemli göstergeler. Çocukların her daim mutlu ve güçlü ebeveynlere değil her duyguyu deneyimleyebilen sağduyulu ebeveynlere ihtiyacı var.

Yaşadığı sorunlar karşısında zor duyguların içine girse de çözüm odaklı ve sağduyulu olmaya meyilli erişkinlere ihtiyaçları var. Derdi bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olan güvenli limanlara ihtiyaçları var; ki bu güvenli limanı göre göre, yıllar içinde kendi içlerinde bu güvenli limanı inşa edebilsinler.

Anahtar Kelime; Yıllar İçinde

Bu hem iyi haber hem de kötü haber. Kötü haber çünkü ebeveynlik yıllara yayılan uzun ve emekli bir süreç. İyi haber, çünkü bir kere ya da bir süre hata yaptınız diye iş işten geçmiş olmuyor. İlişkiyi toparlamak içi hiçbir zaman geç değil.

Anneler gününüz kutlu olsun 🙂